Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu nedir?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çoğunlukla çocukluk döneminde belirtilerin gözlemlenmeye başlandığı, hayat boyu süren nörogelişimsel bir bozukluktur. Dikkat eksikliği kişinin konsantre olmakta güçlük, konsantre olmuş bireyde ufak uyaranlarla dikkatin çabuk çelinmesi, günlük faaliyetleri planlayamama, sabır gerektiren işlerden kaçınma gibi belirtiler ile kendini gösterir. Burada önemli olan çocuğun yaşına ve sosyokültürel düzeyine uygun beklentileri belirlemek ve dikkati buna göre değerlendirmektir. Hiperaktivite ise kişinin yaşıtlarına göre daha hareketli, sabırsız veya aşırı konuşkan olmasıdır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu belirtileri nelerdir?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun belirtileri yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.
Erken çocukluk dönemi: Bu döneme ait veriler kısıtlı olmakla birlikte çoğunlukla öncü belirtiler araştırılmıştır. Bu öncü belirtilerden bazıları hareketlilik, zor mizaç ve gelişimsel aksamalardır.
Okul Öncesi Dönem: Huzursuzluk, hareketlilik, öfke patlamaları, uyku sorunları sık görülmektedir. Uyku saatleri (uykuya dalmakta direnme, geç uykuya dalma, erken uyanma ya da uyku süresinin kısa olması gibi) diğer çocuklardan farklılık gösterebilir. Motor gelişimde aksamalar eşlik edebilmektedir. Bu nedenle sık düşme ve dürtüsellik nedeni ile sık bir şeklide kazalara maruz kalma görülebilmektedir. Kreş ortamında dikkat ve sabır gerektiren etkinlikleri sürdürmekte zorluk yaşayabilirler. Aileler için en çok zorluk yaratan durumlardan biri de zor mizaç özellikleri ve tutturuculuk nedeni ile kural ve sınır koymak olabilmektedir.
Okul Çağı: Okul döneminde sorunlar hem akademik alanda hem de akran ilişkilerinde yaşanabilmektedir. Dersi dinlemekte güçlük, odaklanamama, verilen görevleri tamamlayamama ya da tamamlamak için çok uzun zamana ihtiyaç duyma, ödevlerini eksik getirme, sık sık kalem silgi gibi okul gereçlerini kaybetme görülebilir. Çoğunlukla akademik becerileri dalgalanmalar göstermektedir. Bu dalgalanmalar öğretmenler tarafından sıkça tarif edilmektedir. Sınav esnasında soruyu yanlış okuma, aceleyle cevap verme, soru atlama ya da ufak hatalar nedeni ile soruyu yanlış yapma görülebilir. Çoğunlukla ödev yaparken bir yetişkinin refakatine ihtiyaç duyarlar. Bazı çocuklar sevdikleri derslerde daha iyi odaklanma performans gösterirken, bazı sevmedikleri derslerde aksine kendi performanslarının altında bir başarı gösterebilirler. Ders esnasında çok konuşma, hareketli olma, ders düzenini bozma, arkadaşlarının dikkatini bozma hareketlilik-dürtüsellik zemininde gelişen bu dönemde görülebilecek şikayetlerdir. Kuralları oyunlara uymada güçlük, acelecilik nedeni ile başlarını itme, sırada bekleyememe yaşıt ilişkisine yansıyacak sorunlardan birkaçı olarak sıralanabilir. Bazen bu davranış sorunları arkadaşlarına zarar verme olarak ortaya çıkabileceği gibi bazen de etiketlenme ve dışlanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler.
Ergenlik Dönemi: Bu dönem genel olarak ebeveynlerin zorlandığı bir dönemdir. Ek olarak dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu da eklendiğinde tablo hem ebeveynler hem de gençler açısından biraz daha zorlaşabilir. Bu dönemde gençlerin dünyalarında birçok değişikliği beraberinde getirmektedir. Fiziksel değişim zihinsel zihinsel gelişim hızının önündedir. Ayrışma-bireyselleşme sürecinde olan genç daha fazla sorumluluk alması, aileden daha bağımsız olması bu sürecin kaçınılmaz bir sonucudur. Bir yandan değişimi algılama, kabullenme, uyum sağlama gibi süreçlerden geçerken bir yandan da artan sorumluluk ve akademik yük ile baş etmesi gerekir. Belirtiler çoğunlukla daha erken yaşlarda başlamış olur ancak bir kısım çocukta belirtiler çok şiddetli olmadığında ya da zihinsel kapasitelerinin iyi olması nedeni ile süreç tolere edilip tanı ve tedavi almadan bu yaşa gelebilmektedirler. Dikkat sorunları, planlanama becerilerindeki yetersizlikler, zamanı uygun kullanamama, öncelikleri ayırt edememe ile ilgili sorunlar bu dönemde devam etmektedir. Aşırı hareketlilik bu dönemde birçok çocukta azalmaya başlar. Öfke patlamaları, çabuk ani kararlar verme, kolay yönlendirilme, kolay provake olma, sık kazaya maruz kalma görülebilir. Risk alma davranışı akranlarına oranla daha fazla görülmektedir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan gençlerde ödül duyarlılığı daha fazladır. Bu da hem ekran hem de diğer şeylere karşı olan bağımlılık riskini arttırmaktadır. Bu dönemde gençlerin yaşıtlarıyla daha fazla vakit geçirdiği ve ailenin kontrolününde azaldığı düşünüldüğünde üstünde önemle durulması gereken bir konudur.
Burada sayılan ve aileleri yardım almaya yönlendiren belirtiler dışında pek çok olumlu özellikleri de bulunmaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar çoğunlukla öğretmenleri ve arkadaşları tarafından şakacı, enerjik, sıcak kanlı, girişken olarak tarif edilirler. Oldukça meraklıdırlar, çokça soru sorarlar. Merak öğrenmeyi tetikleyen en önemli özelliklerden biridir. Birçok zaman yetişkinleri bu özellikleri ile şaşırtırlar bazen de çaresiz bırakırlar.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu sıklığı nedir?
Toplum taramalarında okul çağı çocuklarının %3-7’sinde görülmektedir. Bu oran ülkeden ülkeye ya da bölgeden bölgeye değişmemektedir. Erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla 3 kat daha sık görülmektedir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu nedenleri nelerdir?
Birçok genetik ve çevresel faktörün bir araya gelmesi ile bu bozukluk ortaya çıkmaktadır. Genetik faktörlerin etkisi %75 olarak belirtilmektedir. Genetik geçiş oranı diğer birçok rahatsızlığa göre oldukça yüksektir. Yani ebeveyn tutumlarından kaynaklanmamaktadır ancak ebeveyn tutumlarına yönelik doğru müdahaleler çocuğun işlevselliğinde önemli bir role sahiptir. Düşük doğum ağırlığı, hamilelikte annenin sigara ve alkol kullanımı, hamilelikte tarım ilaçları ile temas ve çocukta zehirleyici düzeyde kurşuna maruz kalma gibi birçok durum genetik faktörler ile bir araya geldiğinde bu bozukluğun ortaya çıkmasını arttırmadır. Hem genetik alanda hem de çevresel faktörlere yönelik yapılacak daha detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı konulurken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Her dikkat sorunu ya da her hareketlilik Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nu göstermemektedir. Son yıllarda özellikle sosyokültürel seviyesi yüksek gruplarda fazla tanı konulduğuna yönelik endişeler dile getirilmektedir. Öncelikle değerlendirilmesi gereken nokta çocuğun yaş grubuna yönelik özellikleridir. 4-5 yaşlarında bir çocuğun hareketli olması olağandır. Bu hareketliliğin yaşıtlarından farklılık gösterip göstermediği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu belirtilerin tek bir alanda değil birden fazla alanda yaşanıyor olması gerekir. Örneğin sadece evde hareketli olup okulda böyle bir sorun tarif edilmediğinde eve yönelik gerekli düzenlemeler yapılıp bu düzenlemeler sonrasında tekrar değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bunun yanı sıra okul öncesinde evde bakım verenleri tarafından uygun şekilde sınır konulmamış çocukların okula başladıklarında bir süre uyum sorunu yaşamaları olağandır. Kaygı bozuklukları, depresyon gibi durumlarda da dikkat bozulabilmektedir bu nedenle değerlendirmede göz önünde bulundurulması gerekir. Bunlar gibi birçok örnek eklemek mümkündür. Çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanı tarafından değerlendirme yapılması doğru tanı ve eşlik edebilecek ek sorunlar açısından doğru yardım alınmasını sağlayacaktır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı nasıl konulur?
Çocuk ve gençlerde tanı bir çocuk ve ergen psikiyatri uzmanının muayenesi ile konmaktadır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı koymak için herhangi bir teste ihtiyaç duyulmamaktadır, klinisyenin muayenesi yeterlidir. Testler tanı koymak için olmasa da takiplerde klinik tabloyu somutlaştırmak adına yol gösterici olmaktadır. Görüşmede belirtilere yönelik detaylı bir gelişimsel öykü almak, çocuğun zorlandığı ve iyi olduğu alanları tespit etmek benzer şekilde ailenin zorlandığı ve güçlü olduğu alanları öğrenmek yapılacak müdahaleler için yol gösterecektir. Ek kaynaklardan bilgi almak oldukça önemlidir. Çocuklar ve gençler ailelerinin olduğu ve olmadığı ortamlarda farklı davranış sergileyebilmektedir. Farklı kuralların olduğu ortamlarda da değişkenlik olabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi birçok alanda zorluk yaşanmaktadır ve bu sorunları her bir çocuk özelinde tanımlamadan yol almak mümkün olmayacaktır, her Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuk ya da gencin ihtiyaçları aynı olmayacaktır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisi nasıl olmalıdır?
Öncelikli olarak tedaviyi okul öncesi ve sonrası dönem olarak ikiye ayırmak müdahalelerin önceliğini planlamak açısından iyi olacaktır.
Okul öncesi dönem: Okul öncesi dönemde medikal tedavi dışındaki yöntemler öne çıkmaktadır. Bu dönemde yapılacak ilaç müdahalelerine yönelik çalışmalar kısıtlılık göstermektedir. Birçok kılavuz öncelikli olarak davranışçı yöntemlerin uygulanmasını yetersiz kalması durumunda ek medikal tedavi eklenmesini önermektedir. Ancak bazı durumlarda yeterli değerlendirme sonrasında ilaç tedavileri öncelikli olarak kullanıla bilinir. Bunlar okul uyumunu ciddi düzeyde bozan durumların varlığı (atılma öyküsünün ya da atılma tehdidinin olması], sık kazaya maruz kalma ya da diğer çocukların ya da bakım verenlerin kaza ile yaralanmasına neden olma, diğer müdahalelerden (örneğin konuşma terapisi, davranışçı terapi) yarar görmemesi veya katılamayacak olması durumunda farmakoterapi öncelikli olarak düşünüle bilinir.
DEHB ve yıkıcı davranışları olan okul öncesi çocuklarda etkili olduğu kabul edilen iyi yapılandırılmış birkaç ebeveyn eğitim programı bulunmaktadır. Bu uygulamaların her biri tedavi verenler için yeterliliği ana hatlarıyla belirleyen bir sertifika işlemini şart koşar. Bunlar; Ebeveyn- Çocuk Etkileşim Terapisi (EÇET) (Parent- Child Interaction Therapy- PCIT), İnanılmaz Yıllar Programı (İYP) (Incredible Years- IYP) ve Okul öncesi çocukların Pozitif Ebeveynliği (Pozitive Parenting of Preschoolers) (Triple P) programlarıdır.
Burada yazanlar genel hatlarıyla tedavi planını anlatmaktadır ancak bireysel değerlendirmeler sonrasında hekiminizle iş birliği içerinde yapılan planlama en uygun planlama olacaktır.
Okul çağı ve ergenlik dönemi: Bu dönemde medikal tedaviler ön plana çıkmaktadır. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar stimülan (örneğin metilfenidat) ve non-stimülan (örneğin atomoksetin) grubu ilaçlar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Stimülan grubu ilaçlar çoğunlukla hızlı etkilidir, atomoksetinin etkisinin ortaya çıkması zaman almaktadır. İlaçlar beyinde ‘Nöradrenalin’ ve ‘Dopamin’ denilen kimyasallara etki eder. Beynimizde dikkati ve davranışlarımızı kontrol eden bölümleri etkiledikleri görülmektedir. Zayıf dikkat, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtilerini kontrol etmeye yardımcı olurlar. Bunun yanı sıra eşlik edebilecek ek tanılara yönelik ( uyku sorunları, depresyon, kaygı bozuklukları gibi) ek tedaviler de planlanabilir. Erken tedavi ve tanı eşlik edecek rahatsızlıkların önüne geçme noktasında oldukça önemlidir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri nelerdir?
Her ilaç kullanımında olduğu gibi bu ilaçlarda bazı yan etkiler görülebilmektedir. Yan etki görülme riskini azaltmak için yavaş doz artımı yapmak, varsa önceki ilaç kullanım öyküsünü gözden geçirmek, ek tıbbi durumları değerlendirmek ( kalp hastalığı, epilepsi gibi) bu yan etkilerin görülme ihtimalini azaltacaktır. Boy-kilo takibi, genel gelişim takibi yine yan etki kontrolü açısından önemlidir. Sıklıkla görülen yan etkiler iştahsızlık, mide bulantısı karın ağrısı, baş ağrısı gibi yan etkilerdir. Hastaların oldukça büyük bir kısmında bu yan etkiler görülmemektedir. Daha az rastlanan bir yan etki olan çarpıntı ve göğüs ağrısı görülmesi durumunda çocuk kalp doktoru tarafından değerlendirme uygun olacaktır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık oluşturur mu?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık oluşturmamaktadır aksine tedavi edilmediği durumlarda alkol-madde bağımlılığı ve ekran bağımlılığı riski artmaktadır.
Ne kadar süre ilaç kullanması gerekiyor?
Birçok çocuk ve genç en azından eğitimlerini ve okullarını bitirene kadar ilaca ihtiyaç duyar. Bazen uzun tatil dönemlerinde ilacı kesmek söz konusu olabilir. İlaç molası sonrasında işlevselliğinin tekrar değerlendirilip gelecek dönem için ilaç planlanmasının yapılması uygun olacaktır.